Amerika’da Kadın Olmak
Bizler, Batı toplumlarında kadınlara daha adil davranıldığı algısı ile yetiştirildik.Ya gözümüz öyle görmek istedi, ya da uzaktan baktığımız tepeleri hep yemyeşil sandık. Özellikle eşitlik, hak, hukuk, adalet söylemlerinde dünyaya pabuç bırakmayan bu kıtanın kadınlarının, sahte bir fırsat eşitliği maskesi altında yaşadıklarını görmek gerçekten akıllara durgunluk veren bir durum. Amerikan kadının adı, günlük cinsel şiddet haberlerinde sıkça atılan bir manşet olduğu gibi, aynı zamanda sosyal alanda, iş hayatında ve eğitimde ne yazık ki derine kazınamamış, yüzeyde silik bir yazı...
Amerika’da şiddet, tecavüz ve ensest konularında ulusal alanda çalışma yapan RAINN (rape, abuse&incest national network) verilerine göre, Amerika’da tecavüze uğrayan her 10 kişiden 9’u kadın olduğu gibi, her 6 kadından 1’i, yaşamları boyunca ya tecavüze uğramış ya da tecavüze uğrama tehlikesi atlatmış. İstatistikler ne yazık ki Amerika’da kadınların % 17,6 sının tecavüze uğradığını gösteriyor. 2012 yılında 17.342 hamilelik tecavüz yoluyla gerçekleşmiş. Forbes dergisinin ‘kadınlar için Amerika’da tehlikeli 10 şehir’ adlı yazısında, 2012 yılında yapılan istatistiğe göre Alaskalı kadınlarınların %37’sinin cinsel istismara uğradığını işaret etmiş. 19 Şubat 2014’te BBC’nin attığı başlıklardan biri de Beyaz Saray’ın üniversitelerdeki her beş gençkızdan birinin tecavüze uğradığını tespit ettiği haberiydi.Başkan Obama’nın Ocak ayında konuyla ilgili bir momerandum hazırladığı haberini vermişti. Gelişmeler bu düzenlemelerden sonra ne yönde etkilenir elbette zaman gösterecek.
Resmi makamların farkında olduğu bu şaşırtıcı istatistiki bilgiler, sosyal yaşamda bu kıtanın kadınları kendini gerçekten değerli hissediyor mu sorusunu akıllara getirdi. Haberlerde gördükleri, yüzleri burkalı, kumalı Doğu toplumlarının kadınlarını görerek, biz daha iyi durumdayız mı diyorlardı yoksa. Hiç şüphesiz Amerika’da her eyaletin yaşam biçimi, kendine has yasal düzenlemeleri farklı. Ben ikametim olan ‘Bible Belt’ dedikleri, kiliseyle düzenli bir bağı olan, muhafazakar, milliyetçi eyaletlerinden biri olan North Carolina’dan birkaç örnek vermek istiyorum. Donna, ellibeş yaşında bir ilkokul müdürü aynı zamanda özel bir eğitim merkezinin sahibi. Kendisine Amerika’da kadın olmak nasıl birşey, lutfen diğer ülkelerle kıyaslamadan cevaplayabilir misin diye sorduğumda, bana başından geçen son hadiseyi anlattı. Donna göğüs kanseriyle mücadele ediyor ve oldukça ileri bir aşamada olduğundan tedbir için mezarını önceden satın almak istiyor. Mezarlıklar Müdürlüğü’nü arıyor, müdür kendisine ancak eşinin mezarlık satın alabileceğini, o takdirde zaten bir alana bir bedava olduğunu söylediğinde, Donna duyduklarına inanamıyor. Müdür ısrarla evi geçindiren kimse, ancak o kişiye sattıklarını söylüyor. Donna evi ben geçindiriyorum dese de inandıramıyor ve yalnızca bir kadın olduğu için mezarını satın alamadığını söylüyor.
Bir diğer örnek iş hayatından Janet, elli yaşında Newyork’lu bir hemşire aynı zamanda psikolog olmak için eğitimine devam ediyor. Kendisine aynı soruyu soruyorum. Bu ülkedeki en yegane ve en bilinen kadın sorunlarının başında ücret eşisizliği geldiğini söylüyor. Özel sektörde bu eşitsizlik had safhadaymış. Kimi davasının peşine düşüyormuş ama çoğunluk bu durumu kanıksamış ancak devlet memuriyetinde çalışan kadınlar bir nebze daha şanslı, çünkü devlet adaletsizlik yapamıyor diyor.
Aynı soruyu aynı yaşlarda bir erkeğe soruyorum. Amerika’da kadın olarak dünyaya gelseydiniz, nasıl bir hayatınız olurdu? Siyah mı olsaydım, beyaz mı olsaydım diye soruyor. İkisi için de durumu ayrı açıklayın o zaman diyorum. Bundan yirmi yıl evvel Afrikalı-Amerikalı bir kadının iş bulması neredeyse imkansızmış. Obama’nın başkan olmasıyla bu durum biraz olsun düzelmiş. Özel sektör işe alımlarında cinsiyet ve ırk öncelikleri şu sıralamaya göreymiş. Birinci öncelik, beyaz Amerikalı erkek, ikinci sırada Afrikalı-Amerikalı erkek, üçüncü sırada beyaz Amerikalı kadın , dördüncü olasılık Afrikalı-Amerikalı kadınmış. Bir de otomotiv endüstrisi gibi sektörlerde kadın yöneticiye tahamülleri yokmuş. Kadının arabadan anlamadığını düşünüyorlarmış. Beyaz Saray’da First Lady’ler ve bakanlar dışında ne zaman bir kadın lider görebileceğiz sorusuna ise halk henüz buna hazır değil yanıtını alıyorum.Medyada ne yazık ki eşcinsel evlilik hakkı tartışıldığı kadar, kadının maruz kaldığı cinsel istismar karşısında alınması gereken önlemler tartışılmıyor. Basılı ve görsel medyada kadın bedenini tüketim malzemesi olarak görmek, kadın kimliğine olan saygınlığı baltalıyor. Fast food reklamlarından, içki ve araba reklamlarına kadar kadın bedeni fütursuzca kullanılıyor.
Üniversitelere girer girmez, çocuk bakım servisimiz vardır tabelasıyla karşılaşıyorum. Okul çalışanları için olduğunu düşündüğüm bu servisin aslında kadın öğrenciler için olduğunu öğreniyorum.Yarıya yakın öğrenci ya hamile, ya da erken yaşta doğum yapmış. Kadın hem çocuğun bakımını üstleniyor, hem de eğitime devam ederek, sosyal ve iş yaşamında yer edinmek istiyor. Bu genç anneler ya da anne adayları ne yazik ki tek başlarına hayatla mücadele etmek durumunda.
Son olarak, kadın sorunları çerçevesinde biz kendi şapkamızın altındaki kelin büyüklüğünü zaten biliyorduk, o ayrı mesele, fakat sözümona eşit haklar ve hürriyetler diyarı bu kıtada kelliğe çare olmadığını öğrenmek en vahimiydi.
Rabia Rana
1 Mart 2014, Fayetteville, North Carolina
İstatistikler icin:
Forbes.com. 4/26/2012, p42-42. 1p.
Rainn.org
Bbc.com/news/magazine-26263171