Viyana‘da insaat mühendisligi öğrencisi olmak…
Viyana senelerdir dünyanın en yaşanılabilir kentlerinden biri olarak görülüyor.Keza üniversiteleride dünya sıralamalarında iyi yerlerde.Peki bir yabancı burada nasıl yaşar ve üniversite okur? İki buçuk senedir burada yaşayan bir öğrenci olarak tecrübelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği üzere Türkiye’de herhangi bir üniversiteye girebilmek için ÖSYM ‘nin uyguladığı merkezi sınav sisteminden belirli bir puan almak gerekiyor. Artık öğrenciler arasındaki rekabet o kadar fazla ki sadece iyi bir liseye gitmek bile bu sınavı başarıyla atlatmaya yeterli olmayabiliyor. Ben de Türkiye’de genel lise olarak adlandırılan okullardan birinden mezun oldum ve üniversite sınavına girdim.Türkiye’de ki sınav sistemi beni Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüne yerleştirdi. Genel lise okumanın verdiği ilk sıkıntı elbette ki yabanci dil konusundaki yetersizlik. Bence iyi bir iş bulmaktan öte, istediginiz bilgiye erişebilmekte yabancı dilin onemi kaçınılmaz.Eğer bir yabancı dil bilmiyorsanız dünya üzerindeki bilginin sadece belirli bir kısmına ulaşabilirsiniz.Türkiye ne yazık ki bilimsel açıdan yeterli kaynak üretebilen bir ülke değil. Bu yüzden yenilikleri takip etmek ve uygulamak yabancı kaynakları takip etmekle mümkün kılınabiliyor. Ben de bu tip nedenlerden dolayı üniversite de İngilizce Hazırlık okumaya karar verdim. Hazırlık sınıfındayken değişim programlarını araştırmaya başladım.Bu sayede okuduğum hazırlık sınıfının üstüne birşeyler katabilecektim.
Bilindiği üzere en fazla iki dönemlik “Erasmus” programları var ama ne yazık ki bu tip programlar istenilen düzeyde fayda sağlayamıyor. Bu nedenle acaba yurt dışında okuyabilir miyim sorusunun cevabını kendimce aramaya başladım çünkü zaten şehir dışında okumamın aileme getirdiği maddi bir külfet vardı ve bunu bir nebze daha öteye götürsem bizim için çok farkeder mi diye düşündüm.Günlerce istediğim şeyi bulana kadar araştırdım. En uygun seçenek Avusturya oldu. Buradaki okul harç ücretlerinin düşük olması, üniversitelerin sıralamalarının yüksek olması, şehrin yaşanılabilirliği benim tercih etme nedenlerimden sadece birkaçıydı. Bu kararı verdikten sonra aileme düşüncemden bahsettim. Onlar beni her zaman olduğu gibi desteklediler ve maceram boylece başlamış oldu.
Bu süreç ne yazık ki çok uzun bir süreç, karar verdim hemen geliyorum demekle olmuyor. Birçok zorluğu göze almak lazım, ama insan bazı şeylerin ne kadar zor olduğunu önceden kestiremiyor.Üniversite başvurusu,yurt bulma, kurs kayıtları, sigorta kaydı gibi birçok işlem gerekli. Ben internetten bu işlemleri halletmesi için bir şirket buldum, şanslıydım ,memnun kaldım çünkü buradaki öğrenciler en büyük sıkıntıyı danışman şirketlerden çekiyorlar.Şirket benden okul başvurusu için belgelerimi istedi ve ben de gerekli belgeleri topladıktan sonra okul başvurumu yaptım. Tam 7 ay sonra okul kabulüm geldi.Ayrıca burada sadece Türkiye’de hangi bölümü kazandıysanız o bölümü okuyabilirsiniz. Dediğim gibi bu uzun bir süreç ve zorlukları göze almak lazım. Okul başvurusu geldikten sonra vize sıkıntısı başlıyor çünkü başvurunuzu yaptığınız gibi vizenizi alamıyorsunuz. Ben üç ay beklemiştim ama sekiz ay bekleyende olabiliyor 1 ay bekleyende.Vize ve okul kabulüm geç geldiği için Kasım ayının ortasında gitme şansı buldum, vizem çıktıktan iki gün sonra da Viyana’ya geldim. Bir şehir düşünün; hiç arkadaşınız yok ve dilini bilmiyorsunuz. Havaalanından sizi daha önce hiç tanımadığınız biri karşılıyor ve ailenizden 1500 km uzakta tamamen bilmediğiniz bir yerde yapayalnız kalmak zorundasınız. Aslında sorun yalnız olmak ve ya da uzak olmak değil, ne yapacağını bilememek.
Burada resmi işlemler çok katı bir titizlikle yürütülüyor ve herşeyi kendinizin halletmesi gerekiyor. Resmi işlemlerde sorun çıkması vizenizi tehlikeye atmanız demek bu yüzden dikkatli olmanız gerekiyor. Buraya geldikten sonra benim önceliğim kurs kaydımın yapılmasıydı. Avusturya’da Almanca konuşuluyor ve yeterlilik sınavını vermezseniz üniversite kaydınız yapılamıyor çünkü eğitim dili Almanca. Ben de Kasım ayının ortasında geldiğim için okulun dönemlik kurslarından birini yapamadım ve özel bir kursa yazıldım .Üç ay özel kursla devam ettim ve daha sonra okulun kendi kurslarından birine kaydımı yaptırdım.Daha sonra yarım dönemde orada okuyup yeterlilik sınavını geçtim.Şimdi bu şekilde yazınca kolay gibi görünüyor ama daha önce Almanca bilgisi olmayan biri olarak bu sınavları geçmesi gerçekten çok zordu. Bir çok kişi 2-3 sene Almanca kursu yapıp üniversiteye geçemeden geri dönüyor. Zaten kurs bitip te okula başladıktan sonra size verilen dil eğitimiyle okuldaki eğitim arasında dağlar kadar fark olduğunu anlayabiliyorsunuz. Okula ilk başladığımda inanılmaz zorlandım. Çünkü her dersin sistemi farklı ve herşeyi kendiniz takip etmek zorundasınız. Okula başlandığında dil yeterli olmadığı için bazı şeyler kafanızda netlik kazanamıyor.
Türkiye’de herşey öğrencinin ayağına hazır geldiği için buranın sistemi ilk baya zorlayıcı. Bence olayın kilit noktası öğrenmeyi öğrenmek.Türkiye’de bize dayatılan ezberci bir sistem var ve burada herşey öğrencinin bir şeyleri kavraması ve uygulaması arasındaki bağlantıdan oluşuyor. Mesela bir dersi geçmek için bir kaynak asla yeterli değil.En ufak bir konuyu saatlerce araştımak ve bilgi toplamak gerekebiliyor.Bazen neyi nerde araştıracağımızı bile bilemediğimizden bu da çok fazla zamanımızı alıyor.Burada okumayı istiyorsanız sunum yapmaya, tahtada soru anlatmaya, haftalık ödevleri takip etmeye hazırlıklı olmalısınız. Bir çok ders ödev ,yazılı sınav ve sözlü sınav üçlüsü geçilmeden verilmiyor.Bana en çok ilginç gelen şey ise bir sınava sadece üç kere giriş hakkınızın olması.Eğer üçüncüde veremezseniz kurula kalıyorsunuz kuruldanda geçemezseniz okuldan atılıyorsunuz.
Sorunlardan en büyüğü ise herşeyin teknik Almanca olması ve aradığınız bazı kelimelerin Türkçe karşılığının bulunmaması. Bir ders düşünün kitabı yedi yüz elli sayfa ve her sayfası en az bir saatinizi alıyor. Avusturyalı bir öğrenci yarım saat çalışıyorsa siz üç saat çalışmak zorundasınız.Şimdi bu şekilde anlatınca çok motivasyon kırıcı görünüyor ama okulun size verdiği eğitim gerçekten mükemmel.Hiçbirşeyi öğrenmeden geçmiyorsunuz ve size kazandırdığı bakış açısı inanılmaz.En basitinden derslerle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Mesela derslerimizden biri yol planlaması. Dersi vermek için çeşitli ödevleri tamamlamamız gerekiyor ve ödevlerden biri tekerlekli sandalyeyle bir gün boyunca şehri dolaşmak. Ancak bu şekilde olaya onların açısından bakabiliyorsunuz ve problemlerine çözüm üretebiliyorsunuz. Eğer farkına varabilirseniz ve sistemi anlayabilirseniz okul keyifli hale geliyor ama kesinlikle ve kesinlikle çok fazla özverili çalışmadan olmuyor. Normal bir Avusturyalının okulu bitirmesi altı sene sürüyor. Bu süre bizim için daha uzun olabiliyor.Bazı şeyleri önceden kabullenmek gerekli çünkü danışman şirketler okul süresini öğrencilere maalesef doğru şekilde anlatmıyorlar. Buradan mezun olduktan sonra kesinlikle teorik olarak çok iyi bir bilgiyle mezun oluyorsunuz. Ben okulumdan çok memnunum ve bana doğru şekilde eğitim verildiğini düşünüyorum.Umarım başarıyla mezun olup amaçlarımı gerçekleştirebilirim.
Bunlar olayın eğitim tarafıydı ki bir de yaşam ve şehir kısmı var. Ben gerçekten geriye dönüp baktığımda buraya gelmekle çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.Viyana gerçekten çok güzel bir şehir.Doğa,tarih ve mimari iç içe. Ayrıca Türkiye’deki gibi insanlar arasında çok fazla gelir farkı yok.Yapılan faaliyetler her bütçeye uygun.Mesela on Euro’ya opera bileti bulabiliyorsunuz.Ya da öğrencisinden iş adamına herkes aynı restoranda yemek yiyip aynı konsere gidebiliyor. İnsanları kesinlikle ırkçı değil.Ben bu zamana kadar hiçbir şekilde kötü muameleyle karşılaşmadım. Buraya geliyorsanız tanımadığınız insanlara selam vermeye alışmanız gerek çünkü asansörde,mağazada ve ya markette insanlar birbirleriyle gayet güzel selamlaşıyorlar.Kesinlikle olaylara, mesleklere, durumlara ve ya farklılıklara karşı herhangi bir önyargıları yok.Ayrıca şehir gerçekten çok güvenli. Gerçektende dedikleri gibi Viyana dünyanın en yaşanılabilir kentlerinden biri. Bunlar benim deneyimlerim ve düşüncelerimdi. Gerçekten gelmeye ve okumaya değer. Umarım gelmek isteyenlere ve ya merak edenlere bir fikir verebilmişimdir.
Sevgiler
Ceren Kızıltepe
Nisan 2014- Viyana